SOLUNUM
İyi bir sese sahip olmak, dilimizi doğru ve güzel konuşmak amacını taşıyorsak, her şeyden önce bilinçli solunum yapabilmeyi öğrenmemiz gerekecektir.
Soluk almayı, tutmayı, konuşma sırasında bu soluğu bilinçli kullanmayı başarabilenler, konuşma eğitimlerinin sonraki aşamalarında daha az güçlükle karşılaşacaklardır. Bu nedenle soluk alıp vermemizi sağlayan organlarımız üzerinde denetim sağlamayı, bu denetimi konuşurken de sürdürmeyi bilmemiz, uzun bir uğraş gerektiren eğitimimizin ilk bölümünü oluşturmaktadır.
Konuşma sırasında doğru solunum yapabilmenin üç önemli noktası vardır. Bunlar:
1- Akciğerlerimize yeterince hava biriktirebilmek
2- Bu havayı kullanırken ( konuşurken ) rahat olabilmek
Aslında çoğumuz, soluk alıp-verme alışkanlığımızı doğuştan getirdiğimiz bir özellik olarak edinmişizdir. Çünkü hemen hiç kimse doğuştan gelen bu yeteneğini geliştirmek konusunda, çocuk yaşlardan başlayarak eğitilmemiştir. Öyle olunca da bu alışkanlığımız rastgele gelişip devam etmiştir. Ama konuşma eğitiminde önemli yeri olan doğru soluk alıp vermeyi öğrenmemizin vakti artık gelmiş bulunuyor.
SOLUK ALMA:
Soluk alma, solunumun ilk aşaması olup, akciğerlere belli bir ölçüde hava girmesini sağlar. Soluk alırken dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır. Soluk;
– Derin
– Sık
– Çabuk
– Düzenli
– Sinirlenmeden
– Gürültüsüz alınmalıdır.
Gürültülü soluk almak bir kusurdur. Dinleyicileri rahatsız eder. Bu kusurun önüne geçilmezse başarısızlık kaçınılmazdır.
İki türlü soluk alma yöntemi vardır :
1- Diyaframla soluk alma
2- Göğüsten soluk alma
Diyaframla soluk alma, diyaframın alçalıp yükselmesiyle olur ki, çoğunlukla erkeklerde böyledir. Bilindiği gibi diyafram, göğüs kafesinin altında bulunan bir kastır. Bu kas, göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayırır. Solunuma da yardımcı olan diyaframı kullanmak, soluksuz kalma riskini en aza indirecektir. Ancak diyaframı aşırı zorlamamak gerekir. Aksi halde karın boşluğundaki diğer organlara zarar verebilir.
Göğüsle soluk alma ise kaburgaların alçalıp yükselmesiyle olur. Çoğunlukla kadınlar böyle soluk alırlar. Bu tür soluk almanın da iki yöntemi vardır. Göğüsün yukarı kısmıyla yapılan soluk alma daha önce belirttiğimiz gibi hiçbir zaman önerilmez. Bu yöntem karnı sıkıştırır, çok çabuk yorulmaya ve soluk kesikliğine neden olur. Göğüsün aşağı kısmıyla yapılan soluk alma daha az yorucudur.
Konuşma sırasında en doğru yöntem,göğüs-karın boşluğu ve diyaframı birlikte kullanarak yapılan soluk almadır.
SOLUK VERME:
Soluk verme, solunumun ikinci aşamasıdır. Soluk alma sırasında akciğerlere alınan hava bu aşamada dışarı çıkar.
Soluk verirken tutumlu davranmak, birden soluk vermemek gerekir. Ama bu çok önemli kural hemen her zaman ihmal edilir ve söz söyleyenlerin çoğu soluklarını boş yere harcadıkları için çabuk yorulurlar.
Soluk alırken konuşamayacağımız gibi, soluk vermenin sonunda da konuşmak zararlıdır. Konuşmayla soluk verme aynı zamanda başlamalıdır. Ayrıca soluğun hepsi verilmeyip bir kısmı içeride tutularak cümleye başlanırsa, bu yanlış nedeniyle diksiyon ağırlaşır ve konuşan da yorulur. Başka bir hatalı davranış da, nefesimizin sonuna kadar konuşmaktır. Eğer böyle yaparsak, solukla beraber ses de kuvvetini kaybeder ve ‘bitiriş’ duyulamayacak kadar hafifler.
Halbuki konuşmacı için, konuşurken pek çok soluk alma fırsatı bulunmaktadır.
Soluk verme daima eşit ve sarsıntısız olmalıdır. Böyle olmadığı zaman, ses kulağa hoş gelmez ve titrek bir hal alır. Bu şekildeki ses titremeleri daha çok göğüs solunumunda ortaya çıkar.
Soluk verme bir cümlenin başındaki kadar sonunda da bol olmalıdır.
Cümle sonları mutlaka iyi söylenmeye çalışılmalı ve işitilebilir şiddette olmalıdır.
Toplum karşısında söz söylemeye başlamadan önce, solunumda usta olmak gerektiğini bir kez daha hatırlatmada yarar var. Bunun için diksiyon çalışmalarının başlangıcında zamanın çoğunu solunum alıştırmalarına ayırmalıyız. Daha sonra bu alıştırmalar,her gün iki dakikayı geçmemek üzere mutlaka tekrarlanmalıdır. Alıştırmalar sırasında organlar zorlanılmamalı ve aşırıya kaçınılmamalıdır.